Kanser hastalarına 'evcil hayvan besleyin' tavsiyesi

Memorial Antalya Hastaneleri Onkoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Özdoğan, hematolojik kanserlerde lösemi ve ağır kemoterapi alan grupların dışındaki kanser hastalarının evlerinde rahatlıkla evcil hayvan besleyebileceğini belirterek, "Evcil...

Memorial Antalya Hastaneleri Onkoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Özdoğan, hematolojik kanserlerde lösemi ve ağır kemoterapi alan grupların dışındaki kanser hastalarının evlerinde rahatlıkla evcil hayvan besleyebileceğini belirterek, "Evcil hayvanlar kişinin hastalıkla mücadelesini ve yaşama gücünü üst düzeye çıkıyor. Basit bir iki kurala uymakla size en içten sevgiyi veren, bakışlarıyla rahatlatan, sizi rehabilite eden kedi ve köpeğinizden uzak kalmayın" dedi.

Son yıllarda kanserde çok önemli gelişmeler ve değişimler olduğunun altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, modern tıbbın tüm gelişmelerini hekimleriyle hastanelerde uyguladıklarını kaydetti.

Kanser denilince ölüm gibi yanlış bir algı oluştuğundan yakınan Prof.Dr. Özdoğan, “Zannediliyor ki kanserde çok fazla bir yol alınmadı. ‘Ben falanı tanıyorum yaşamını kaybetti, o zaman kanserde bir gelişme yok.’ Öyle değil bugün binlerce insanın yaşamı modern tedavilerle kurtuluyor ve sağlıklı yaşamlarına dönüyor. Aslında, bir miktar ’kanser çok mu arttı’ sorumuzun arkasında da bu var. Çünkü o kadar çok iyileşen var ki tabi o iyileşen insanları biz sanki kansermiş gibi algılıyoruz” diye konuştu.

"Meme kanserinde yüzde 90 tedavi"

Erken tanı ile meme kanserinin tedavisinde başarı oranlarının yüzde 90’ı geçtiğini vurgulayan Prof.Dr. Mustafa Özdoğan, “Artık şifaya ulaşma oranları çok yüksek. Son 50 yılı değerlendirdiğimizde yüzde 60’lardan yüzde 90’ları buldu. Yarı oranda iyileşme sağlandı. Tabi ki zor hastalarımız, güç hastalarımız var onlarla da tıp inanılmaz mücadele ediyor. Meme kanserlerinde bir inanılmaz yeni hedeflenmiş akıllı ilaç tedavileri gelişmeleri oldu” ifadelerine yer verdi.

“Kanserden korkmuyoruz”

‘Akciğer kanseri denilince hepimiz titrerdik’ diyen Prof.Dr. Özdoğan, "Bugün akciğer kanserinde gerek kemoterapilerde gerek immünoterapiler ve hedeflenmiş terapilerle akciğer kanserini artık ciddi bir kısmını 4. evre akciğer kanserinde bile sıra dışı başarılar artık konuşulmaya başlandı. Bugün sadece bir hapla eskiden birkaç ayda kaybedeceğimiz hastalar bir bakıyoruz, birkaç yıldır yaşıyor. Elinde içtiği bir tane hapı var, saçı dökülmemiş ciddi bir yan etki görülmemiş, son derece mutlu, son derece iyi yaşam sürüyor. Artık kansere bakışımızın değişmesi gerekir. Birde şunu unutmayalım ülkemizde artık yaşam süresi uzuyor bugün ortalama yaşam süresi erkeklerde 70 kadınlarda 80 daha da üstünü istiyoruz. Dolayısıyla kanser bir yaşlılık hastalığıysa önümüzdeki süreçte de biz yaşlandıkça gerek prostat kanseri, gerek akciğer kanseri, gerek diğer kanserlerle karşılaşacağız. Ama artık kanserden korkmuyoruz bakın şu konuşmamın içinde onlarca kanser kelimesi kullandım ve bizi rahatsız etmedi. Çünkü artık adapteyiz insan bilmediği şeyden korkar dolayısıyla kanserdeki gelişmeler artık bizlere mutluluk veriyor" dedi.

"Doktorunuza güvenin"

Türkiye’de gelişigüzel uygulanan alternatif tıbbı da sert bir dille eleştiren Prof.Dr. Özdoğan, “Halkın doktorculuk oynama isteğiyle, alternatif tıp alanındaki işte bitkisel ürünler ticari ürünler destek tedavileri adı altında öyle bir pazara ulaştı ki artık bu halkımızın da doktorculuk oynama arzusu örtüşünce çılgınlık yaşanır oldu. Ülkemde insanlar hak ettikler tedavilerden uzak kalabiliyor. Veya doktoruna söylemeden kullandığı bir takım zarar verebilecek ürünler içerikler bir takım kimyasallar ile hastalarımıza zarar verebiliyor. Yapılan tedavilere güvenirsek hekimler sizin için en doğru şeyleri oluşturacaktır” ifadelerini kullandı.

Sağlıklı yaşam önerileri

Kanserin nasıl önlenebileceğini bildiklerini anlatan Prof.Dr. Mustafa Özdoğan, “Bu kadar rahat konuştuğumuza göre nasıl önleyeceğimizi de biliyoruz. Bugün sigarayı kesersek sigara çok önemli neredeyse tüm kansere bağlı ölümlerin yüzde 50 nedeni. Her iki kişiden biri sigaraya bağlı ölüyor. Bunu artık neden haykırarak söylemiyoruz, yerine elektronik sigara koyarak yerine farklı bir şeyler koyarak, bunu çözemeyiz. Sigaradan vazgeçeceğiz ve çocuklarımızı da uzak tutacağız. Sağlıklı yaşayacağız, aşırı beslenmeyeceğiz. Beslenme konusunda o kadar çok spekülasyonlar yapılıp insanların kafası karışıyor ki biz yoruluyoruz artık emin ol beslenme ile ilgili öneriler çok basit pazarınıza çıkın ve alışverişinizi yapın ucuz o kadar çok şey ülkemizde ulaşabiliyorsunuz. Meyve, sebze, limon, zeytinyağı, sarımsak, yoğurt. Bunlar ulaşamadığınız şeyler mi” dedi.

"Çocuğumuza spor alışkanlığı kazandıralım"

Çocuklara mutlaka spor alışkanlığının kazandırılması gerektiğinin altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, “Hiçbir şey yapamıyorsak yürüyelim. Çocuklarımızı sürekli bilgisayar oynamaya, masa başında oturtmalara, sürekli bireysel yapacağı şeylere odaklamayalım. Onları takım oyunlarına, sportif faaliyetlere taşıyalım ki, gelecekte diyabetten korunsunlar, kalp ve damar hastalığından korunsunlar, kanserden korunsunlar. Çok güzel şeyleri algılar olduk toplumca. Ne geldi artık ne kaldı. Kanserden nasıl korunacağımızı artık biliyoruz. Artık bu işleri daha güzel yapmaya ihtiyaç var. Bu alanları yaptığımız işi icra ederken daha mutlu daha sevgi dolu daha insanları mutlu edecek alanlar oluşturalım" şeklinde konuştu.

"Kanser hastası rahatlıkla hayvan besleyebilir"

Türkiye’nin artık kanserde rehabilitasyonu konuşması gerektiğini işaret eden Prof.Dr. Özdoğan, “Kanserli hastanın rehabilitasyonunu konuşalım, yaşam kalitesini nasıl artırırız onu konuşalım. Onu yaşadığı sürece nasıl güvenli hale getiririz onu konuşalım. Kanser ve kanser tedavisi sürecinde çok fazla yanlış bilgiler var ve çok şey okuyoruz ki. Yanlış yöneliyoruz. En çok sorunlardan birisi, ‘Hocam meme kanseri tanısı aldım, evimde kedim var, bunu başkasına bırakayım mı?’ Bakın evcil hayvanlar o kadar kıymetli ki, günlük yaşantıda baktığımızda aslında bizi sosyal izolasyondan kurtarıyor karşılıksız bir sevgi alışverişi karşılıksız bir sevgi alışverişi ve sorumluluk duygusu, pozitif motivasyon doğuruyor. Hatta öyle duygusal ilişkiler var ki birçok yakın arkadaşınızdan bile o evcil hayvanlar size katkı sağlıyor. Siz üzüldüğünüzde üzüntünüzü paylaşıyor. Onunla dolaşıp hareket edebiliyorsunuz, egzersiz yaptırabiliyor ve yaşamınıza renk katabiliyor. Akşam sizi bekleyen birisi oluyor. Tüm bunları kaybetmek son derece anlamsız” dedi.

"Evcil hayvanınızdan uzak kalmayın"

Prof.Dr. Özdoğan şöyle devam etti: “Lösemi ve ağır hematolojik kanserler dediğimiz alanların tedavisi dışında, bugün bir meme kanserinin tedavisi, kalınbağırsak kanserinin tedavisi, bir akciğer kanseri tedavisinde, evcil hayvanların uzak tutulması doğru değil tam tersine evcil hayvanları dünya yaşamın içine sokmaya başladı. Hatta pet terapi sistemleri dediğimiz, hayvan terapi, hayvanla tedavi çalışmaları ortaya çıkmaya başladı. Bugün radyoterapi alan hastalara günde beş dakika hayvanla olan iletişimi onun motivasyonunu arttırıyor, onu daha pozitif alana doğru çekiyor. Hastalığı ile mücadele gücünü artırıyor, stres hormonlarını azaltıyor, anksiyeteyi azaltıyor, uykuyu düzeltiyor, kendini daha iyi hissediyor, yaşamla mücadelesi daha üst düzeye çıkıyor. Ve dolayısıyla evcil hayvanlar kanser tanı tedavi sürecinde yanlış bilinen olgulardan birisidir. Dolayısıyla ben bir meme kanseri olan hastama, bir ev kedisi varsa, aşılarını yaptırın, düzenli bakımını yaptırın, bir de onunla yakın temasınız olunca ellerinizi yıkayın diyorum. Daha öte bir şey yok. Basit bir iki kurala uyduğunuz zaman evinizin en içten doğan sevgiyi veren, sizi bakışlarıyla rahatlatan, size yürüyüşte eşlik eden, yüzdüğünüzde sizinle beraber yüzen kediniz ve köpeğinizden uzak kalmayın. Ama emin olun kanser tedavisi bir ilacı ya da bir hapı ağızdan veya damardan vermek değildir.”

Bakmadan Geçme