Ege İnci'nin Yazar Hacı Mehmet Karakaş İle Röportajı​​​​​​​

Ege İnci'nin Yazar Hacı Mehmet Karakaş İle Röportajı​​​​​​​

Ege İnci'nin Yazar Hacı Mehmet Karakaş İle Röportajı
1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?
Adıyaman da dünyaya geldim. Fırat Üniversitesi Tarih bölümünü okudum. Bunun yanında Açık Öğretim Üniversitesinde adalet ve çocuk gelişim bölümlerini okuyorum. Yayınlamış iki tane kitabım bulunmaktadır. Şiir kitabımın ismi "Nazlıcan" roman kitabımın ismi ise "Umutsuz Aşklar Diyarı" üçüncü kitabım ise yayınevinde basım aşamasında. Hayatım hep okumakla geçtiğini söyleyebilirim. Adıyaman bölgesi ilim açısından uygun bir yer olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize yanı başınızda hala sırrı çözülmemiş bir Komagene Krallığı var. Ayrıca komşunuz olan Urfa'da ise hala sırrı çözülmemiş bir Göbekli Tepe var. Mezopotamya bölgesinde yaşamanın güzel yanlarından biri de bunlardır.

2.Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?
Yazmaya çok küçük yaşlarda başladım. Orta okul da 6. Sınıftan beri yazıyorum. 6. Sınıftayken şiir ve hikayeler yazmaya başladım. Bu yazmayı üniversite dönemine kadar devam ettim. İnsan yazdıkça gelişiyor, bunu üniversite zamanına gelince gördüm. O zaman gördüm ki küçükken yazdığım yazılar ile şimdiki yazdığım yazılar arasında çok fark var, ama hiç bir zaman da o zaman da yazdığım yazıları küçümsemedim, çünkü beni buraya kadar getiren o zaman da yazdığım yazılarım oldu.

3. Yazmanızda en büyük etken nedir?
Yazı yazmamda ki en büyük etken kendimi anlamak ve toplumu anlatmaktı. Bunun yanında benden sonra gelecek nesillere bir şeyler anlatmak ve onlara güzel bir miras bırakmaktır. Bundan başka bir gayem olduğunu düşünmüyorum.

4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?
Yazmak kolay bir iş olduğunu düşünmüyorum. Her şeyin bir zorluğu vardır ama yazı yazmak bunların en zoru olduğunu düşünüyorum. Çünkü yazmadan önce bir konuyu ve o konunun etrafında dönen karakterleri seçmeniz gerekiyor. Bütün bu zorluklara rağmen kitabınız bittiği zaman buna değdiğini görüyorsunuz, işte bu huzur ve mutluluk bütün zorluklara değdiğini görüyorsunuz. Bu durum size mutluluk ve huzur veriyor. Bütün zorluklar karşısında emeğinize değdiğini görüyorsunuz. Bir hikaye  veya bir romanı yazmadan önce o hikayeyi ve romanı yaşamanız gerekiyor. Sonunu görmediğiniz bir hikayeyi zaten yazamazsınız. Onun için yazmadan önce o hikayeyi yaşamanız gerekiyor. Yaşamadığınız bir hikayeyi yazamazsınız. Benim yazı yazmaktan başka bir ütopyam olmadı. Bugün diğer günlere göre bu ütopyaya daha çok yakınım.

5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?
Kitabım belli bir yaş grubuna ait olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Okuyan herkes orada kendine ait bir şeyler buluyor. Kendim olarak da belli bir yaş grubuna ait olmak istemem. Sadece belli bir yaş grubuna değil herkesçe anlaşılmak istiyorum. Bir gün sadece Türkiye'de değil dünyada evrensel bir yazar olursam işte o zaman mutlu olurum. Bütün çalışmalarım bunun için. Eğer bir gün dünya çapında edebiyat listesinde yer alırsam işte o zaman ben yazarım derim. O zamana kadar kendimi yazar demek doğru olduğunu düşünmüyorum.

6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?
Edebiyat dünyasında her yazarın ilham aldığı birileri vardır. Yazarlık dünyasında şöyle bir söz vardır " bana ilham geldi yazmam gerekiyor, ilham gitti yazamıyorum, neyse ilham gelince yazarım." Böyle bir şeyin olacağını düşünmüyorum. Çünkü ilham bir kere yazarın gönlüne girer ve ömür boyu orada kalır. İsteseniz de artık onu orada çıkaramazsınız.    edebiyat dünyasında iz bırakmış bütün yazarların kalbine girmiş bir ilham kaynağı vardır ve bu ilhamla birlikte yaşlanıp ölürler. Bizimki de böyle bir ilham kaynağı oldu. Örneğin; Leyla olmasaydı belki de Ahmet Arif de olmayacaktı. İnsan kalbindeki kişiyle yaşlanıp ölür.

7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?
Her türden kitap okuyorum. Kitaplar arasında ayrım yapmak doğru olmayacağını düşünüyorum ama genellikle Rusya ve Fransa edebiyatında iz bırakmış yazarların kitaplarını beğeniyorum. Bunun yanında Ahmet Arif ve Zülfü Livaneli' nin kitaplarını beğeniyorum. Beğendiğim yazarlar olabilir ama hayatımı etkileyecek örnek aldığım bir yazar yok.

8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi hiç?
Yazar ve sanatçı olan arkadaşlarım var, onlarla zaman zaman bir araya gelip sohbet ettiğimiz oluyor.

9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?
Genellikle konularımı toplum içinde seçiyorum. Romanlarım da ve şiirlerim de genellikle toplumsal konular yer alıyor.

10. Peki son olarak Buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?
Okurlarıma şunu söylemek istiyorum: okuyun fırsat buldukça okuyun. Çünkü okumak kadar güzel bir şey yoktur. Okuduğunuz zaman göreceksiniz ki kitaplar hem sizin sırdaşınız hemde en yakın arkadaşınız alacaktır. Bence bu dünyada her şeyi paylaşabilirsiniz ama kitaplar paylaşılmayacak kadar değerlidir. Herkesin kendine ait bir kütüphanesi olmalıdır. Z kuşağı dedikleri nasil daha çok okumak değilde evin içinde dekorasyon olsun diye kütüphane koruyor. Bu durum beni üzüyor. Okuyan sorgulayan bir nesil değilde her şeyi kabul eden bir nesil arkamızdan gelir. Bu durum karşısında üzülmediğim desem yalan olur. 

Bakmadan Geçme