Ali Yiğit

Başıboş Sokak Köpekleri Popilasyonu

Ali Yiğit

Kimse kusura bakmasın gerek elinde yetki olan icra makamında olanlar gerekse muhalefet partileri, sahipsiz  başıboş köpek sorununu yıllarca görmezden geldi.
Belediyeler ise 5199 sayılı yasanın  6'ıncı maddesine sığındılar.
Ve sonuç olarak takribi 5 - 8 milyon aralığında  başıboş sokak köpeğinin varlığından bahsediliyor.
Hiçbir belediye bu yükün altına girmek istemediği gibi dokunanı yakar misali bir çekince oluştu.
Oysa  insanımızın anayasal hakkı olan can güvenliğini tehdit eden bir durum var ortada.
İt severlerin şerrinden çekindikleri kadar  başıboş sokak köpekler tarafından saldırı sonucu mağdur olan ailelerin ahından çekinmediler.
İlimiz Milletvekiline bu sorun ne olacak günde 15-20 şikayet alıyoruz dediğimde aman bizi şunların şerrine bulaştırma cevabı almıştım.
Nasıl bir şer ki insanlar hayatlarını kaybediyor ve sokaklar gittikçe sokak köpekleri tarafından işgal ediliyor, çocuklar parkta güvende değil, öğrenci okula tek başına gidemiyor, yaşlı veya bayanlar sabah erken işe giderken başı boş sokak köpek korkusu yaşıyor ama yetkililer it severlerin şerrinden çekiniyor.
Hakeza ''YASA'' ile it severlerin eli güçlendiriliyor.
Mahallede çocuğa saldıran köpek için şikayet var. Ekip köpeği almaya geliyor, her türlü şirretliği gösteren it sever bas bas bağırıyor hakaretler savuruyor gö-tü-re-mez-siniz yasa var diyor. Sizi mahkemeye verip süründüreceğim tehdidi cabası.
Yani ben geliyorum diyen ve yüzlerce cana mal olan bir tehlike görmezden gelindi.
Sadece 2022 yılında  27 kişi  başıboş köpek tarafından ısırılması veya köpeklerden kaçarken araç çarpması sonucu hayatını kaybetmiş.
20 yaşındaki Rabia Kallı, 10 yaşındaki Mahra Pelin Pınar, 6 yaşındaki Berat Çiftçi, başıboş köpekler tarafından kafatasından ısırılarak hayatını kaybeden 2 yaşındaki Ali Asaf Tekin ve son olarak Bitlis Adilcevaz ilçesinde başıboş sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayan 12 yaşındaki Mustafa Erçetin'e   kuduz tanısı konuldu ( acıları arttığı için uyutuldu) ve bir kaç gün önce hayatını kaybetti.
Köpeklerin uyutulmasına karşı çıkan güruh Mustafa'nın uyutulmasını görmediler, duymadıkları gibi birde ailesine dava açma tehdidinde bulundular.
Sorunu ''Sahipsiz  Hayvan'' kategorisinde değerlendirmek yanlış olur.
Sokaktaki bütün hayvanlar sahipli değildir.
Mesele başıboş sokak köpek sorunudur. Çünkü sokaklarda, parklarda,kampüslerde,  ve neredeyse tüm kamusal alanlarda köpek dışında hiçbir hayvan sürüleşip insanlara saldırarak ciddi yaralama hatta öldürme gibi durumlara sebep olmamaktadır.
Başıboş köpeklerin sadece saldırıları değil sağlık açısındanda bir tehlike  oluşturduğu bir gerçek var ortada.

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 250 bin kuduz şüpheli temas bildirimi yapılıyor ve bunların çoğunluğu da hastalıktan korumak için aşı programına alınıyor.

Bakanlık, insan vakalarının çoğuna kuduz köpeklerin sebep olduğu ısırıkların neden olduğunu kaydediyor.

Resmi verilere göre 2021 yılında Türkiye’de 250 bin 375 kuduz riskli temas görülürken, bunlardan 3’ünde kuduz hastalığı gerçekleşti

Ayrıca köpek dışkılarından bulaşan ve cerrahi maliyeti çok yüksek olan''Kist Hidatik'' vakaları son 5 yıldır sürekli artıyor.
Genelde köpek saldırıları gündeme gelir göreceli olduğu için. Oysa Kist Hidatik hastalığı ile her gün karşı karşıyayız.
Gerek başıboş köpek gerekse sahipli hayvanların  dışarıda gezdirdiklerinde etrafa bıraktığı dışkıları zamanla  gerek rüzgar  gerekse  sebze meyveler üzerinden insanlara bulaşıyor.
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre kuduz riskinin hala yüksek olduğu tek Avrupa ülkesiyiz.
Kist Hidatik hastalığı, kuduz riski ve başıboş sokak köpek saldırı gerçeğini görmezden gelemeyiz.
O nedenle sorunun çözümü için öncelikle  Hayvan Hakları Koruma Kanunu  5199 sayılı yasanın 6'ıncı bendi değiştirilmeli.
Mevcut Hukuki Mevzuat değişmediği sürece sorun büyüyerek devam edeceği gibi çıkılmaz bir hal alacaktır.

Bu konuyla ilgili yazılan makalelerden bazı bölümler konuya açıklık getirecektir.
Devletimiz, yaşama, vücut bütünlüğünü koruma, sağlıklı bir çevre, eğitim, çalışma gibi temel insan haklarını öncelikle tesis etme ve koruma ile yükümlüdür. Tüm kanunlarda Anayasa’ya uygun olmak zorundadır.

Ancak uygulamaya baktığımız zaman vatandaşı korumakla görevli kamu idarelerinin özellikle tercih ettikleri 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6’ncı maddesinin uygulanmasında temel insan haklarının ihlal edilerek Anayasa’ya da aykırılık oluştuğu aşikardır. Sağlıklı bir çevrede, huzur ve güven ortamında yaşamak için sokağındaki saldırgan başıboş köpek çetelerinin toplanarak temel insan haklarının sağlanmasını isteyen bir vatandaşa öncelikle ilçe ve varsa büyükşehir belediyeleri tarafından 5199 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi gerekçe gösterilerek hiçbir işlem tesis edilemeyeceği şeklinde cevap verilmesi kabul edilemez. Saldırgan ve sürü köpeklerin alındığı yere bırakılması yeni saldırıların gerçekleşmesine zemin hazırlamaktadır.

Mevzuatımız başta Anayasamız olmakla birlikte kabul edip taraf olduğumuz İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmelere göre öncelikle vatandaşımızın yaşam hakkını, vücut bütünlüğünü ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını temin etmek ve korumak üzerine yapılandırılmıştır.

Danıştay tarafından verilen kararlarda da kamu idaresinin tedbir alma yükümlülüğü açıkça belirtilerek başıboş köpek sebepli meydana gelen zararların tazmini noktasında ilçe, büyükşehir belediyeleri ve valilikleri sorumlu tutmaktadır. Devlet koruyamadığı vatandaşının zararını maddi ve manevi olarak tazmin etmekle yükümlü olsa da insan canı söz konusu olduğunda hiçbir tazminat kaybedilen canın yerini dolduramayacaktır.

Geldiğimiz noktada başıboş köpek sebepli olaylarda kaybettiğimiz, sadece rakam ve isimden ibaret olmayan çocuk, yaşlı, engelli tüm vatandaşlarımız, acılı aileleri ve kamu vicdanı gereği kanun koyucunun artık 5199 sayılı Kanun’da bir değişiklik yaparak, başıboş köpekleri kendi sorumluluğunda tutması, vatandaşlara ait kamusal alanda başıboş bulunmalarını engellemesi uluslararası bir yükümlülük olarak aciliyet göstermektedir.

İdare hukukunun temel esası zarar yani tazmin yükümlülüğünü doğuran olay gerçekleşmeden ön almak, tedbir almak üzerine kuruludur. Kamu hizmetinin nihai amacı da kamu yararını tesis etmektir. Kamu idareleri Hayvanları Koruma Kanunu’nu keyfi yorumlayarak insan hayatını tehlikeye atabiliyor ve yargı erki uygulamadaki yanlışı tespit ederek tazmin yükümlülüğüne karar veriyorsa, yasama organının ivedilikle müdahalesi ile Anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereği temel insan haklarını temin edip koruyacak nitelikte bir Kanun değişikliğini derhal yaparak İdare’nin takdir hakkını kaldırılması ve sokaklarda tehlike yaratacak tek bir başıboş köpek bile kalmamasının sağlanması gerekmektedir.
(Ali Yiğit )

Yazarın Diğer Yazıları